Üniversitemiz 2024-2025 eğitim öğretim yılı Rektörümüz Prof. Dr. Uğur Ünal’ın verdiği açılış dersiyle başladı. Açılış dersi, Üniversitemizin sosyal medya hesaplarından çevrim içi olarak gerçekleştirildi.
Yeni eğitim öğretim yılının sağlık ve başarılarla geçmesini temenni ederek konuşmasına başlayan Rektörümüz Prof. Dr. Uğur Ünal, Üniversitemizi kazanan öğrencileri tebrik etti.
Öğrencilerimize seslenen Prof. Dr. Uğur Ünal, “Ülkemizin en önde gelen araştırma üniversiteleri arasında yer alan Gazi Üniversitesi ailesinin birer parçası olmanızdan memnuniyet duyuyorum. 98 yıl önce temelleri atılan bu güçlü yükseköğretim kurumu çatısı altında eğitim gören ve sonrasında ülkesini ‘yüceltmek ve yaşatmak için’ çalışan neferler arasına sizlerin de katılacağından hiç şüphem yok” dedi.
Üniversitemiz bünyesinde 12 fakülte, 4 yüksekokul ve meslek okulu, 5 lisansüstü enstitüsü, 40 araştırma ve uygulama merkezi bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Uğur Ünal, Gazi Üniversitesinin, bu birimlerinde hizmet eden 3907 akademisyen ile sayısı 45000’e ulaşan öğrencisiyle evrensel düzeyde fikir, bilgi, teknoloji ve hizmet üretmek misyonu doğrultusunda çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti. Üniversitemizin, uluslararası düzeyde bilim, teknoloji ve sanat alanlarında girişimci ve öncü bir üniversite olmak vizyonu çerçevesinde kararlılıkla yoluna devam ettiğine vurgu yapan Rektörümüz Prof. Dr. Ünal, “Ben de bu kutlu görevi yürütmek üzere Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleri ile 16 Ağustos 2024 tarihinde atanmış bir Gazi mensubu rektörünüz olarak 4 yıllık yeni bir dönemin kapısını aralamış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum” diye konuştu.
Üniversitemizin, başkent Ankara’nın cumhuriyet dönemindeki ilk yükseköğretim kurumlarından biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Uğur Ünal, bugün çok çeşitli ulusal ve uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında gösterilen Gazi Üniversitesinin kuruluş yıllarına değinerek, bu başarı hikayesinin ortaya çıkış sürecine dikkat çekti. Rektörümüz Prof. Dr. Ünal, bu hikayeyi dinledikten sonra “Gazili Olmak Ayrıcalıktır” sözünün anlamını, şiarını çok daha kuvvetli bir şekilde içselleştireceklerine inandığını belirtti.
Dünyanın o zamana kadar gördüğü en büyük ve karmaşık savaşın yani “Cihan Harbi”nin ardından Anadolu’da yabancı işgalleri yaşandığını hatırlatan Prof. Dr. Ünal, bu işgallere karşı vatanını müdafaa etmek için canla başla mücadele veren halkımızın, bağımsızlığını elde ettikten hemen sonra bu büyük bilim merkezinin temellerini attığını kaydetti. Rektörümüz Prof. Dr. Ünal, bu nedenle bu kurumun gelişim hikayesinin hem bireysel olarak hayatımızda hem de toplumsal olarak kalkınma mücadelemize çok büyük dersler içerdiğini dile getirdi.
Orta Muallim Mektebinden Gazi Üniversitesine Bir Başarı Hikayesi
Cumhuriyet’in ilan edilmesinin ardından “küçük bir kasaba” olarak tanımlanan ancak bağımsız Türk devletinin başkenti olma misyonunu da üstlenmiş bulunan Ankara’da Gazi Paşa’nın öncülüğünde modern anlamda yüksek okulların açılmaya başladığının görüldüğünü anlatan Prof. Dr. Uğur Ünal, 1924 yılında Musiki Muallim Mektebinin, 1925 yılında Hukuk Mektebinin ve bu iki okulun hemen arkasından 1926 yılında “Orta Muallim Mektebi”nin açıldığını söyledi. Rektörümüz Prof. Dr. Ünal, bu okulun, Osmanlı Devleti zamanında 1848 yılında İstanbul’da kurulmuş olan öğretmen yetiştirme kurumu “Darülmuallimin” ekolünün devamı ve Cumhuriyet değerleri ile revize edilmiş bir versiyonu olarak kıymetli olduğunun üzerinde durdu.
Prof. Dr. Uğur Ünal, bu mektebin kuruluş gerekçesini oluşturan ana gelişmenin ise 1923 yılı Temmuz ayından başlayarak 1926 yılı Mart ayına kadar çalışmalar yürüten Heyet-i İlmiye toplantıları olduğunu açıkladı. Dönemin Milli Eğitim Bakanlığı olan Maarif Vekaleti’ne bağlı olarak tesis edilen bu heyetin, yeni devletin eğitim program ve politikalarının belirlenmesinde belirleyici rol üstlendiğine işaret eden Prof. Dr. Ünal, Mustafa Kemal Paşa’nın doğal liderliği altında çalışmalar yürüten Heyet-i İlmiye’nin üyelerinin dönemin en önde gelen eğitim, ilim ve fikir insanlarından oluştuğunu belirtti. Bu heyette görev yapan isimler arasında Ziya Gökalp, Fuat Köprülü, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, İhsan Sungu, Selim Sırrı Tarcan gibi Osmanlı Devleti’nin son yıllarından Cumhuriyet Türkiyesi’ne nakledilen birbirinden kıymetli insanlar yer aldığını aktaran Prof. Dr. Ünal, Heyetin gerçekleştirdiği çalışmalar neticesinde 22 Mart 1926 tarihinde 27 maddelik “Maarif Teşkilatına Dair Kanun”un yayımlandığını kaydetti. Prof. Dr. Uğur Ünal, bu kanunun yayımlanması ile ülkedeki eğitim sistematiğinin yeniden tesis edildiğini ve bu yeni eğitim sisteminin ihtiyacı olan öğretmenlerin yetiştirilmesi meselesinin gün yüzüne çıktığını belirtti.
Türk eğitim sisteminin temellerinin atıldığı bu kanunun yayımlanması ile birlikte Gazi Üniversitesi’nin temellerinin atıldığı Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü’nün yasal zemininin ve dayanağının oluştuğunu vurgulayan Prof. Dr. Uğur Ünal, şöyle konuştu: “Dönemin Maarif Vekili Mustafa Necati Bey’in Nisan 1926’da başlattığı hazırlık çalışmaları yıl sonuna doğru tamamlanmıştır. 1926 yılı Kasım ayında okul için bir geçici yönetmelik yayımlanmış, Aralık ayında ise bakanlık müfettişlerinden Ali Rıza Özkut okula ‘müdür’ olarak görevlendirilmiştir. Orta Muallim Mektebi’nin kuruluş sürecinde dikkati çeken bir diğer nokta ise, süreç içerisinde hem memleketin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması hem de yabancı ülkelerdeki örneklerin incelenerek istifade edilebilecek noktalarının aranması çabası olmuştur. Özellikle Fransa’daki öğretmen yetiştirme sistematiği üzerinde incelemelerde bulunulmuştur.”
Açılış hazırlıkları kapsamında yapılan çalışmalarda mektebin yerinin Ankara olarak belirlenmesine, Ankara’da açılacak olan Orta Muallim Mektebi ibaresine pek çok resmi evrakta yer verilmesine rağmen bu okulun ilk hizmet yılını Konya’da geçirdiğine dikkat çeken Rektörümüz Prof. Dr. Ünal, bu durumun 1927 yılı Nisan ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de gündemine geldiğini söyledi. Mustafa Necati Bey’in Meclis konuşmasında Orta Muallim Mektebi ile ilgili olarak “bu sene açılan ve önümüzdeki sene için ıslah ve ikmal edilecek olan mektep” tanımlamasında bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Ünal, “Muhtemelen Ankara’da bu yükseköğretim kurumu için elverişli bir binanın bulunamaması dönemin idarecilerini bu geçici çözüme sevk etmiş, nitekim 1927 yılı sonbaharında okul Ankara’ya nakledilmiştir. Konya’dan Ankara’ya nakledilen okulun bünyesinde bir pedagoji bölümü açılmış ve bu suretle okulun ismine “Terbiye Enstitüsü” ifadesi de eklenmiştir” şeklinde konuştu.
Rektörümüz Prof. Dr. Uğur Ünal, okulun açılışı ile ilgili bürokratik hazırlıkların tamamlanması ve okulun yönetmelik ve benzeri idari işleyiş düzeninin oluşturulmasının ardından hizmet binası meselesinin ele alındığını ifade etti. Gazi Üniversitesi’nin merkez noktası olan bugünkü tarihi binamızın yerinin tespiti konusunda dile getirilen görüşleri de açıklayan Prof. Dr. Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna göre Gazi Paşa hazretlerinin Orman Çiftliği arazisinde gerçekleştirdiği bir denetim ziyareti esnasında yanındaki uzmanlarla yaptığı bir görüşmeye dayandırılmaktadır. M. Kemal Paşa bomboş ve el değmemiş bir durumda bulunan bu arazinin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini uzmanlarına sorduğunda içlerinden biri okul inşa etme fikrini ortaya atmıştır. Paşa da bu fikri benimseyerek okul yapılması için gerekli hazırlıklara başlanması talimatını vermiştir. 8 Ağustos 1927 tarihinde dönemin eğitim, savunma ve içişleri bakanlarının da katıldığı görkemli bir törenle bugün Gazi Üniversitesi Rektörlük binası olarak kullanmakta olduğumuz binanın temelleri atılmıştır. Maarif Vekili Mustafa Necati Bey’in temel atma töreninde yapmış olduğu konuşma bizlere kısa sürede yaşanan gelişmeleri anlamamız için yol göstermektedir. Mustafa Necati Bey konuşmasında “Bu mütevazı mektebe namını bahş eylemesine müsaade buyuran (yani adının verilmesine onay veren) Gazi Mustafa Kemal hazretlerini takdirle selamlarım” demektedir. Keza Mustafa Necati Bey’in aynı gün Reisicumhur Gazi Paşa’ya gönderdiği telgrafta da durum açıkça ifade edilmektedir. Telgraf “Büyük namınızı taşıyacak olan Ankara Muallim Mektebi’nin temeli bugün atılmıştır” sözleri ile başlamakta sonrasında Cumhuriyet’in başkentinde muallim yetiştirecek olan bu müessesenin temel taşının atıldığı bildirilmektedir. Mustafa Kemal Paşa da 11 Ağustos tarihli cevabî telgrafında ‘Çok mühim ve ağır vazifelerini daima muvaffakiyetle başardıklarına şahit olduğum fedakâr muallimlerimize genç ve kıymetli arkadaşlar yetiştirecek olan mektebin temellerinin atılmasından duyduğu memnuniyeti’ dile getirmektedir.”
İnşasına başlanan binanın Mimar Kemaleddin Bey’in en güzel eserlerinden biri olarak nitelendirildiğinin altını çizen Prof. Dr. Ünal, İslam mimarisinin temel özelliklerine ağırlık verilen bu binada erken Cumhuriyet devrinde Ankara şehir planlamasında önemli bir yere sahip olan Avusturyalı mimar Ernst Arnold Egli’nin de etkisinin olduğunu vurguladı. “Ana planda İtalya’dan mermer sütunların getirilmesi, bahçenin Lüksemburg’dan getirilecek olan kırmızı sarmaşık güllerle süslenmesi öngörülmüşse de zaman içerisinde mimari planda değişikliğe gidilmek zorunda kalınmış, binanın tavanında yer alan döner kubbe dahi küçültülerek inşa edilmiştir” diyen Prof. Dr. Uğur Ünal, hatta bu süreçte Mimar Kemaleddin Bey’in plan değişikliğinden dolayı büyük üzüntü yaşadığının da bilindiğine değindi.
Okulun bu muazzam hizmet binasının yapılması sürecinin iki mühim kahramanı, dönemin eğitim bakanı Mustafa Necati Bey ve binanın çizimini üstlenen mimar Kemaleddin Beyin inşaatın tamamlandığını göremeden vefat ettiklerini belirten Prof. Dr. Ünal, şunları söyledi: “Hatta 1927 yılındaki temel atma töreninde konuşma yapan dönemin Talim Terbiye Kurulu Başkanı Mehmed Emin Bey ‘Bu mektep binası kıymetli bir mimarın elinden çıkan planla kuruluyor. Yazık ki, o mimar şimdi aramızda yoktur. Kemaleddin merhumu burada hürmetle yad etmek de bize düşen bir borçtur’ demiştir.”
1927-1928 eğitim yılından itibaren Ankara’da hizmet veren bu okulun başkentteki ilk hizmet binasının bugün Kültür Bakanlığı’na ait olan Ulus’taki bina olduğu bilgisini aktaran Prof. Dr. Uğur Ünal, bununla birlikte 1930 yılında yeni hizmet binasının hizmete girmesiyle birlikte güzide kurumumuzun isminin “Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü” olarak anıldığını söyledi. Ancak bu durumun fazla uzun sürmediğini ve ilk öğretmen okulu kısmının kapatılmasıyla birlikte okulun, 1932 yılından sonra “Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü” ismiyle yoluna devam ettiğini anlatan Prof. Dr. Uğur Ünal, aynı sene çıkartılan yeni talimatname ile okulun idari işleyişinin daha pekiştirildiğini kaydetti.
Kurumsal yapılanmasını bu şekilde tamamlayan Gazi’nin erken zamanlarda bir amblem ve marş sahibi olduğunun da görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Ünal, Mektebin müzik öğretmeni ve aynı zamanda müdür yardımcısı olarak görev yapan muallimlerinden Cevad Memduh Bey’in ilk kez 12 Şubat 1931 tarihinde notalara döktüğü “Gazi Terbiye Enstitüsü Marşı”nın bugün hepimizin dillerine pelesenk olmuş bir melodi olduğunu söyledi.
Rektörümüz Prof. Dr. Uğur Ünal, Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsünün eğitim öğretim hayatına başladığı 1927-1928 eğitim yılından 1937-1938 eğitim yılının sonuna kadar olan dönemde Türkçe-Edebiyat, Tarih-Coğrafya, Matematik, Fen Bilimleri, Pedagoji, Resim, Beden ve Müzik branşlarında 180’den fazlası kız olmak üzere 850 kadar mezun verdiğini belirtti. Prof. Dr. Ünal, söz konusu 10 senelik periyotta İhsan Sungu, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, Faik Sabri Duran, Hasan Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç gibi Türk eğitim ve bilim tarihinin önemli isimlerinin okulun idareciliğini üstlendiğini dile getirdi. Ayrıca Atatürk’ün buraya kendi adını vermesi ve sonraki yıllarda çokça Enstitüyü ziyaret etmesinin bu kuruma vermiş olduğu büyük değeri açıkça ortaya koyduğunun üzerinde duran Prof. Dr. Uğur Ünal, Atatürk döneminde bu kurumda görev yapan bilim insanı ve eğitimcilerin Cumhuriyet’in lokomotifi olan kültür kurumlarında görevler üstlenmesinin de bu Enstitü’nün Türkiye için önemini gözler önüne serdiğini vurguladı.
Gazi Terbiye’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından sonraki dönemde de Türk eğitim ve bilim hayatı için önemli bir rol oynamaya devam ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ünal, ilerleyen yıllarda bu okulda eğitim alan, öğretmenlik yapan pek çok ismin Türk bilim ve idare hayatının öncü isimleri olduğuna değindi. Prof. Dr. Uğur Ünal, en basit ifade ile kuruluşundan üniversite olarak teşkilatlanmasına kadar geçen süreçte Gazi mezunu 30 bini aşkın eğitimcinin, Türk milli eğitim sisteminin belkemiği kadroları oluşturduğunu kaydetti.
Bununla birlikte 1982 yılının Gazi’nin tarihi için yepyeni bir sayfanın açıldığı yıl olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Uğur Ünal, bu tarihte okulun, üniversite olarak yeniden yapılandırıldığını ve bu yeni dönemde artık çok daha geniş bir bilimsel zeminde çalışmaların yürütüldüğü bir yer konumunu almaya başladığını söyledi. “Üniversite olarak 43. yılına girmekte olduğumuz bu günlerde Gazi Üniversitesi’nin bilimsel açıdan Türkiye Cumhuriyeti’nin kudret ve azminin bir anıtı olduğu aşikardır” diyen Prof. Dr. Ünal, “Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkan ve bu ilkeleri geliştirici, milli kimliği aşılayan, topluma liderlik yapabilecek, millî, manevi, kültürel ve insani değerlere saygılı bireyler yetiştiren bir kurumdur. 2017 yılından bu yana ülkemizin önde gelen üniversitelerinin yer aldığı Araştırma Üniversiteleri arasında bulunan Gazi Üniversitesi, bu üniversiteler arasındaki yerini üst sıralara taşımaya devam etmektedir. Ülkemizin kalkınmasında, gelişmesinde; genç nesillerin akademik ve teknolojik bir birikimle yetişmesinde önemli bir rol üstlenmiş bulunan üniversitemiz, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının raporlarında da anlamlı yükselişini sürdürmektedir. Sadece eğitim-öğretim değil; araştırma-geliştirme, topluma hizmet ve sosyal sorumluluk konularında da faal ve öncü bir üniversite olduğumuza dikkat çekmek isterim” ifadelerini kullandı.
“Sizler artık böylesine güzide bir kurumun öğrencisisiniz. Gerek öğrenciliğiniz gerekse de mezun olduktan sonra Gazili olmanın ayrıcalığını her zaman yaşayacağınızdan kuşkunuz olmasın’ diyen Prof. Dr. Uğur Ünal, Gazi Üniversitesi olarak öğrenci odaklı bir anlayış benimsediklerini söyledi. Rektörümüz Prof. Dr. Ünal, hem eğitim hem de sosyal anlamda öğrencilerimize en iyiyi sunmak için kendilerini yenilemeye ve geliştirmeye devam ettiklerini belirtti.
Öğrencilerin gelişimine en iyi şekilde katkı sağlayabilmek amacıyla bilimsel, kültürel, sosyal ve sportif etkinlikler düzenleyeceklerini dile getiren Prof. Dr. Uğur Ünal öğrencilerden bu etkinliklere katılmaya gayret etmelerini istedi. Üniversitemiz bünyesinde farklı alanlarda faaliyet gösteren 198 öğrenci topluluğu bulunduğu bilgisini veren Prof. Dr. Ünal, “Bu topluluklarımıza üye olan öğrencilerimizin kendi iradeleriyle yaptıkları her tür topluma yararlı etkinlik, sizlerin ekip çalışmasının önemini anlama, liderlik yapma, birlikte hareket etme becerilerini geliştirerek geleceğe daha iyi hazırlanmalarına yardımcı olmaktadır” diye konuştu.
Gazi Üniversitesinin, alanlarında uzmanlaşmış eğitimcilerin rehberliğinde spor etkinliklerinin gerçekleştirilebileceği zengin tesislere sahip olduğunu vurgulayan Rektörümüz Prof. Dr. Uğur Ünal, öğrencilerin de bu imkanlardan yararlanabildiğini ifade etti. Prof. Dr. Ünal, ayrıca, yerleşkenin tamamında ücretsiz olarak WiFi bağlantısı sunulduğunu kaydetti.
Üniversitemiz Merkez Kütüphanesinin Türkiye’deki en büyük üniversite kütüphanelerinden biri olduğuna değinen Prof. Dr. Uğur Ünal, kütüphane bünyesinde, genel koleksiyon, danışma kaynakları, süreli yayınlar, öğretim materyalleri, tezler, sanat koleksiyonu, Atatürk kitaplığı, özel koleksiyon, görsel – işitsel koleksiyonlar bölümlerinin bulunduğunu kaydetti. Prof. Dr. Ünal, sınav dönemlerinde Kütüphanemizin, öğrencilerimiz için 7/24 hizmet verdiğini belirtti.
Rektörümüz Prof. Dr. Ünal, öğrencilerimizin Üniversitemizin çeşitli birimlerinde kısmi zamanlı olarak çalışabilmekte imkânının da olduğunu söyleyerek, böylece hem maddi kazanç elde edebileceklerini hem de kendilerini geliştirerek iş tecrübesi kazanabileceklerini dile getirdi.
"Hocalarınız olarak bizlerin kapıları sizlere her zaman açık olacak"
“Hocalarınız olarak bizlerin kapıları sizlere her zaman açık olacak. Sizlerin her zaman yanında olacağım. Aynı şekilde Üniversitemizin akademik ve idari personeli de sizin isteklerinize cevap verebilmek için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklar. Alanlarında önemli simli olan hocalarımızın birikiminden en iyi şekilde yararlanmaya özen gösterin” diyen Prof. Dr. Uğur Ünal, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken üniversitemizi yeni kazanan öğrencilerimizi tekrar tebrik ediyor, üniversitemizin bir parçası olmalarından duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyorum. Eğitimlerine devam eden öğrencilerimiz için yeni dönemin başarılarla geçmesini temenni ediyorum. Gazi’nin bilim ordusu akademisyenlerimizin de yeni dönemini tebrik ederken, 2024-2025 eğitim yılının büyük başarılarla geçmesini diliyorum. “
Rektörümüz Prof. Dr. Uğur Ünal’ın 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Dersini aşağıdaki linki tıklayarak izleyebilirsiniz.
Görüş, istek ve değerlendirmelerinizi bize iletin.