Üniversitemiz Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Anabilim Dalı tarafından “Cumhuriyet Devri Türk Edebiyatına Genel Bir Bakış” konulu konferans düzenlendi. Gazi Eğitim Fakültesi F Blok Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak Prof. Dr. Alemdar Yalçın katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan konferansta, öncelikle öğrenmemiz gereken şeyin vefa duygusu olduğunu vurgulayarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Alemdar Yalçın, büyük milletlerin, vefa duygusu olan bireylerle yüceldiğini belirtti. Vefa duygusunu, “kendilerinden önce gelenlerin yaptıkları güzel şeyleri, eksik ve yanlışları dikkatle takip etmek, güzelliklerin üzerine yeni güzellikler koyarak ilerlemek” olarak tanımlayan Prof. Dr. Yalçın, burada vefa gösteren hocalara teşekkür etti.
“Gazi Eğitim Fakültesi öğrencisi olarak, birincisi Türk Dili Edebiyatı’ndan Türkolog olmanız, ikincisi ise daha da kutsal olan öğretmen kimliğiniz ile Türk eğitim sistemi üzerinde etkinizin olması gerekiyor” diyen Prof. Dr. Alemdar Yalçın, kendini kitap, kaynak ve doküman araştırarak yetiştirenlerin çok saygın yerlerde olduğunu ifade etti.
İçinde bulunduğu bu eğitim kurumunun kurulmasının 1922 yılı, Kurtuluş Savaşı yıllarında planlandığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Alemdar Yalçın, “Savaş ortamında bir milletin eğitimi için Viyana Üniversitesi ile eşdeğer bir okul kurulması düşünülmüş. İstanbul’un işgali sırasında Konya’ya kütüphaneleri ile beraber taşınan Dâru’l Muallimin ve Dârü’l Muallimât bu okula getiriliyor. Bu yüzden bu okulda yetişenlerin eğitim dünyasında yeri çok özeldir, sizler de hem Türkolog kimliğinizle hem de öğretmen kimliğinizle önemli misyonlar yüklenmiş durumdasınız” ifadelerini kullandı.
Türk Edebiyatını devirler ve nesiller açısından değerlendirdiklerini kaydeden Prof. Dr. Alemdar Yalçın, 1946 yılına kadarki olan dönemde Türk edebiyatının, kurtuluşu Anadolu’ya yönelerek bulunacağını düşünen bir neslin edebiyatı olarak ortaya çıktığını anlattı. Namık Kemal ve arkadaşlarını bir devir, ondan öncekileri ise bir devir olarak değerlendirdiklerini söyleyen Yalçın, dönemin sanatçı ve aydınlarının savaş koşullarında, ülkenin işgal ediliş travmalarını yaşadığını dile getirdi. O dönemki neslin, kurtuluşu Anadolu’ya iltica etmede bulduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yalçın, “Eserlerinde, şiirlerinde, romanlarında bu temalar işlenmiştir. Peyami Safa, Cenap Şahabettin, Ziya Gökalp, Necip Fazıl, Nazım Hikmet bu duygularla eserlerini kaleme almıştır. Nazım Hikmet’in Kuvay-i Milliyesi’nde Kurtuluş Savaşı’nı destansı bir şekilde anlatan başka bir eser yoktur. Yine Necip Fazıl’ın ‘Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya’ dizelerinin yer aldığı Sakarya şiiri aynı minvaldedir” şeklinde konuştu.
1946 yılından itibaren, İnönü’nün çoğulcu demokratik sisteme geçmesi ile birlikte aynı sanat dergilerinde yazan farklı dünya görüşlerine sahip yazarlar ve aydınların ayrışmaya başladığını dile getiren Prof. Dr. Alemdar Yalçın, “Türk edebiyatı ideolojik olarak ayrışarak sanat ve estetiğin siyasi ideolojilerle beraber yol aldığı bir dönem başlıyor. 'İdeolojiler insanın idrakine giydirilmiş deli gömlekleridir' diyor Cemil Meriç. Düşünmek için önce bilgi sahibi olacaksınız, aklınızla hareket edeceksiniz. Kutsal kitabımız aklımızı ve bilgiyi kullanmamızı öğütlüyor. Yani aklı esas alıyor. Sonuç olarak birbirimizi ötekileştirdiğimiz sürece Türkiye’yi geleceğe taşımak zorlaşır” diyerek konuşmasını sona erdirdi.
Prof. Dr. Alemdar Yalçın konferans sonunda öğrencilerin sorularını yanıtladı. Program, Prof. Dr. Alemdar Yalçın’a çiçek takdim edilmesi ve günün anısına fotoğraf çekilmesi ile sona erdi.
