Üniversitemizde ‘’Salgın Sürecinde İyi Oluş Kaynaklarını Güçlendirme’’ Konulu Online Seminer Düzenlendi
20 Kasım 2020 | 20:03

Üniversitemiz Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (GUZEM) öğrencilerimize salgın sürecinde rehber olması amacıyla online bir seminer düzenledi. Seminerde Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerife Işık, ‘Salgın Sürecinde İyi Oluş Kaynaklarını Güçlendirme’ konulu bir konuşma yaptı.

Prof. Dr. Işık, Rektörümüz Prof. Dr. Musa Yıldız ile Gazi Eğitim Fakültesi Dekan V. Mahmut Selvi’ye teşekkür ederek sözlerine başladı. Salgının yarattığı kaygının toplumda COVİD 19’dan daha bulaşıcı hale geldiğine değinen Işık, bu durumun ruhsal ve toplumsal bir kriz durumuna dönüştüğünü söyledi. Prof. Dr. Işık, salgın krizinin sonuçlarını şöyle sıraladı: “Öfke, çaresizlik, boşlukta hissetme, hissizlik, aşırı evham, asabiyet ve tahammülsüzlük, ümitsizlik ve karamsarlık, gerçeklik hissini kaybetme, istenmeyen ve önlenemeyen düşünceler, dikkati toplamada güçlük, karar verme konusunda zorlanma, bellekle ilgili sorunlar veya unutkanlık, yaşadıklarını çarpıtma değiştirme, salgın uyarısı yapanlardan kaçma, gereğinden fazla önlem davranışı sergileme, tam tersi duyarsız davranma, gündelik sorumlulukları yerine getirmede zorluk, çatışma.”

 

 

 

 

‘Günlük Konuşmalarımıza Yeni Kelimeler Eklendi’

COVID-19 ile birlikte günlük konuşmalara yeni kelimeler eklendiğini dile getiren Prof. Dr. Işık, “Karantina, izolasyon, sosyal mesafe, (Bence fiziksel mesafe demek daha doğru salgına rağmen uzaktan da olsa sosyal mesafe kurmamız hala mümkün.), maske, dezenfektan” kelimelerinin günlük yaşamımızda sıkça kullanıldığını söyledi. Prof. Dr. Işık, salgının fizyolojik, psikolojik, toplumsal/sosyal ve duygusal anlamda her yaştaki bireyin yaşamını zorlaştırdığına değinerek tepkilerin kişiden kişiye değişebileceğini ifade etti.

 

‘Kişilerin Kaygı Duyması Doğaldır’

Prof. Dr. Işık, bu süreçte herkesin kaygı yaşamasının çok doğal bir durum olduğunu ancak iyi oluşumuzu arttırmanın da mümkün olduğuna vurgu yaptı. Kaygının ve bu kaygıya verilen tepkilerin kişiden kişiye değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Işık, “Kaygı yaşamda kalmak için gerekli ruhsal yakıtı sağlar. Belirli bir ölçüde olması önlem almamız konusunda bizi motive eder. Duyguları, davranış gibi algılamak sık yapılan bir hatadır. Bir davranışı yapmayı ya da yapmamayı seçebilirsiniz ancak duygu için aynı şey geçerli değildir. Bir duyguyu hissetmeyi ya da hissetmemeyi seçemezsiniz” diye konuştu.

Prof. Dr. Işık, zihni olumsuz düşünceler ve şikâyet etme üzerine kurmanın zararlı olduğuna işaret ederek, “Düşüncelerimizi salgınla ilgili belirsiz konular üzerine odaklamak kaygımızı arttırır. Bunun yerine kontrol edebileceğimiz konulara odaklanmalıyız. Mesela salgında maske kullanmak, hijyen ve fiziksel mesafeye dikkat etmek kontrol edebileceğimiz konulardır. Keyif, huzur, neşe, güven, bağlılık, sevgi, heyecan, özgürlük, rahatlık, ferahlık, sadakat, tutku ve merhamet gibi pozitif duyguları harekete geçirme zihin sağlığımız için daha iyi olacaktır” ifadelerini kullandı. 

 

‘Psikolojik İhtiyaçlar Karşılanmalıdır’

Prof. Dr. Işık, bu krizi fırsata çevirmenin mümkün olduğuna değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Olumsuz şeyler yerine olumlu şeyler düşünmek mesela; ‘Evde kalmaktan çok sıkılıyorum’ yerine ‘Evde kendimi kısıtlanmış hissediyorum ama böylece yapamadığım şeyler için fırsatım oldu’ demek pozitif bir yaklaşım olacaktır. Psikolojik ihtiyaçlara odaklanma çok önemlidir. Psikolojik ihtiyaçların karşılanmaması sadece çorbayla beslenmek gibidir. Hayatta kalırsınız ancak kendinizi tam olarak beslenmiş olarak hissetmezsiniz.”

Salgında kişilerin yeni meşgaleler bulması yönünde tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Işık,  “Kendimizi tanımaya ve kendimize zaman ayırabiliriz. Yeni bir meşgale bulabiliriz. Mesela günlük tutma, çevrimiçi kurslara katılma, gönüllü olma, hayvanlarla vakit geçirme, fotoğraf çekme, arkadaşlarla sanal oyun gecesi düzenleme, çocuklarınıza eski oyunları öğretme, yeni bir şey öğrenme, yeni tarifler deneme, eski fotoğrafları düzenleme albüm hazırlama” şeklinde önerilerde bulundu.

 

Duygusal Mesafeyi Yakınlaştırma

Prof. Dr. Işık, fiziksel mesafenin kalıcı bir yalnızlığa dönüşmesine izin verilmemesine dikkati çekerek şu tavsiyelerde bulundu: “E-posta yoluyla sevdiklerinize duygularınızı iletebilirsiniz. Sosyal medya hesaplarınızdan bir tema belirleyip (empati, doğa, duyarlılık vb.) hikaye oluşturun, şükran duygusunu harekete geçirin (ki şükran duygumuzu ifade ederken negatif olmak imkansızdır), günün en sevdiğiniz anını anlatın, sizin için yapılan küçük iyilikleri yazın, sahip olduğunuz bir başarıyı hatırlayın. Buna katkısı olan kişi ya da kişilere teşekkür konuşması hazırlayın, güçlü yönlerinizi keşfetmeye çalışın.”

Prof. Dr. Işık, son olarak, infodemi konusuna değinerek, “İnfodemi, aşırı ve asılsız bilgi ve haber salgınıdır. Doğruluğundan emin olmadığınız kaynaklardan geçen haberleri dikkate almamakta fayda var. Bu tip asılsız haber ve bilgilerin insan psikolojisi üzerinde olumsuz etkileri olduğu biliniyor. Son olarak sorunlara kendiniz çare bulamıyorsanız gerektiğinde psikolojik yardım almak için tereddüt etmeyin” diyerek sözlerini noktaladı.

 

 

background image